?evremizdeki d?nyayi bilmenin bir y?ntemi olarak felsefe
Андрей Тихомиров
Felsefe, insanligin manevi k?lt?r?n?n ?ok eski ve ?ok boyutlu bir olgusudur. Toplumun ve bireyin yasamindaki ?zg?ll?g? ve ?zel rol? (teorik d?s?nme yeteneginin gelistirilmesi ve d?nya g?r?s?n?n olusmasi) ona karsi ciddi ve d?s?nceli bir tutum gerektirir. Felsefe, insan toplumunun manevi k?lt?r?n?n ?z? olan Hakikat, Iyilik ve G?zelligin sentezidir.
Андрей Тихомиров
?evremizdeki d?nyayi bilmenin bir y?ntemi olarak felsefe
Bir t?r insan faaliyeti ve bilgisi olarak felsefe, 2,5 bin yildan fazla bir s?re ?nce, neredeyse ayni anda, o zamanki k?lt?rel oikumena'nin (?in, Hindistan, eski Israil ve daha sonra antik Yunanistan'da) bir?ok merkezinde ortaya ?ikmistir. Insan uygarligi tarihinde bu d?neme Karl Jaspers, felsefi ?gretilerin basladigi ve bu ?gretilerin bir kisminin daha sonra dinler haline geldigi “eksenel zaman” adini verdi.
Felsefe, bu kelimenin orijinal etimolojisini geri y?klerseniz, siklikla ve ?ok yanlis bir sekilde “bilgelik sevgisi” olarak terc?me edilen “sofya'ya olan sevgi” vardir. Ger?ekte, antik Yunan “sofya" kavrami, sadece “bilgelikten” ?ok daha genis ve karmasiktir. Avrupa terminolojisinde “felsefe” kelimesini pekistiren Platon'un temsilinde, filozof sadece bir bilge adam ya da bilgeligi seven bir adam olsaydi, Sofya'ya olan sevgiden bahseden bu “filozof” kelimesini tam olarak yazmazdi, ancak sadece ada?ayi kelimesiyle duracakti. Ger?ek su ki, Sophia'nin altindaki Platon, insan aklinin iyi kabul edilmis, ?znel bir ?zelligini degil, makul bir sekilde d?zenlenmis ve uyumlu bir d?nyanin nesnel niteligini “sadece tanriya yakisan ve sadece tanri'ya yakisan” anlamina geliyordu.
Felsefenin baslangicindaki felsefe, hakikatlerin basit bir yaratimi olarak degil, ger?egin arzusu olarak, insanin ruhunun ve aklinin, hem insanin i?sel zihinsel yasamina hem de d?nyayla olan karmasik iliskilerine uyumlu bir dengeye yol a?abilen m?kemmel bir ruh hali olarak d?s?n?lm?st?r.
Felsefe bir zamanlar ?zel bir bilim stat?s?ne sahip olabilir ve sahip olabilirdi. ?rnegin, antik ?agda oldugu gibi, o zamanin t?m k?lt?r?yle esasen ayni oldugu zaman, ?zel bir bilgi bi?imi. Fakat yirminci y?zyila gelindiginde, bilginin daha ?nce hi? farklilasmadigi y?zyil, her soru kendi bilimine tasindiginda, felsefenin artik “kendi topraklari” na sahip olmadigi zaman. Eski b?y?l? g?c?n? kaybetti. Bu, elbette, diger u? noktalarla ?elisen son derece sivri bir pozisyondur, yani felsefenin sadece “sona ermedigi” degil, aksine, antik ?agda oldugu gibi neredeyse sentetik bir islev kazandigi bir pozisyondur. Felsefe, tarihte ilk kez, bu kadar uzun s?redir h?k?m s?ren dinin yerini alarak, bilimlerin krali?esinin ger?ek yerini fark etti. Ilk kez sosyal hayata o kadar yaklasti ki, onu sadece dolayli olarak degil, dogrudan dogruya da etkilemeye basladi. Ve ilk kez felsefe, sadece sosyo-politik degil, ayni zamanda ekonomik ve hatta bilimsel ve akademik yasamin ?atisma sorunlarini degerlendirme ve hatta ??zme hakkini elde etti. Eger felsefi d?s?ncenin bu yol g?sterici rol?n? a?ik bir sekilde kabul etmezsek, bir zamanlar tugladaki felsefi bilginin kraliyet binasinin ?zel bilimler lehine par?alandigini kabul edersek, o zaman tek basina pratik faaliyetlerimizde bizi destekleyebilecek manevi d?nyamizin birligini kaybederiz.
Felsefenin d?nyayi anlamlandirmanin bir yolu olarak ?zg?nl?g?, onu ger?ekligin mitolojik anlayisiyla karsilastirarak a?ilir. Mitoloji, ilkel toplumun, genel toplumun d?nya g?r?s?d?r. Mitoloji kendiliginden gelisen efsanelerden, yasamla ilgili efsanelerden, k?kenlerden, nesiller boyunca aktarilan el sanatlarinin ortaya ?ikmasindan olusur. Mitolojinin ?z?, toplum-aile iliskilerini ?evremizdeki t?m d?nyaya aktarmaktir. Mitolojik temsiller bilin?sizce kolektif olarak ?retilir ve atalarin toplumunun insan zihninde dogal ve sosyal varligin fantastik, genellestirilmis bir yansimasidir. Mitolojik d?nya g?r?s?n?n temel ?zellikleri asagidakilere indirgenir:
1. G??lerin ve fenomenlerin ve insan kolektiflerinin akrabalik iliskisine dair bir fikir. Antropomorfizm, yani insan ?zelliklerinin ?evremizdeki t?m d?nyaya aktarilmasi.
2. Kisilestirme, dogal g??lerin kisilestirilmesi ve insan faaliyetlerinin yollari.
3. Mitolojik d?s?nce dogasi geregi sanatsal, imgelerle ?alisir, ancak kavramlarla degil.
4. Otoriterlik, yani otoriteyle neler olup bittiginin gerek?esi.
Felsefe, d?nyaya karsi bilin?li bir teorik, rasyonel tutuma, ?znenin ve nesnenin karsitligina, ?znenin aktif bir fig?r olarak farkindaligina dayanir.
Felsefe, doganin, toplumun ve insan d?s?ncesinin evrensel yasalarini inceler. Baska bir deyisle, felsefe, ger?ekligin t?m alemleri i?in, d?nyanin t?m ?esitliligini yaratan, ancak t?m degisimlerde s?rd?r?lebilirligi koruyan bir temelin farkina varmaya ?alismaktadir.
Felsefenin konusu, mutlak, zamansiz normlarin, bu t?r ideal standartlarin aranmasidir. I. Kant, felsefi bilginin konusunu bir araya getiren birka? temel felsefi soru ?nerdi: 1) Ne bilebilirim? 2) Ne i?in umut edebilirim? 3) Ne yapmaliyim? 4) insan nedir? Dahasi, Kant'in d?rd?nc? sorusu, ?ncekilerin hepsinin i?erigini i?ine alan sonuncu olarak kabul edildi. Kant i?in insan, bilgi sahibi, Tanri'ya inanan ve ahlaki davranisa sahip bir varliktir. Buradaki gizem, bu yeteneklerin birbirini dislamasidir ve bu nedenle bu ?atisan yeteneklerin insan zihninde nasil bir araya geldigini, hiyerarsilerinin ne oldugunu bulmak gerekir?
Yaygin olarak dagitilan baska bir felsefi soru sistemi de vardir. Bu sorular su sekildedir. Temel soru sudur: "d?s?nce ve madde nasil iliskilidir?" – g?receli olarak bagimsiz olanlara ikiye ayrilir: "birincil olan nedir – madde mi yoksa bilin? mi?" ve "?grenen zihniyet bizim disimizdaki d?nyayla nasil iliskilidir?”. Bu sorularin, insan i?in en ?nemli sorunlarin felsefesinin dilindeki ifadenin ?z? olduguna inanilmaktadir: "ruh ve beden nasil iliskilidir?". "?l?mden sonra hayat var mi?". "insan faaliyetlerinin ama?larinin ve sonu?larinin tesad?fi olmasi m?mk?n m??”
Felsefe, bir t?r manevi faaliyet olarak, daha ?nce de belirtildigi gibi, yaklasik ?? bin yildir var olmustur. Ve her zaman, onun toplumsal ?nemini inkar eden insanlarin sikintisi yoktu. Filozoflari farkli sekillerde su?ladilar, ancak su?lamalarin ?z? degismedi: topluma dogrudan fayda saglamadilar. Kismen bu t?r su?lamalarin adil oldugu kabul edilmelidir. Felsefi bilgiyi, y?ksek egitimli ve karar verme s?recine dahil olan nispeten k???k bir halk kitlesi tarafindan "t?ketir". Baska bir deyisle, felsefe entelekt?el ve politik elitlere hitap etmektedir. Ya da Voltaire'in zehirli bir sekilde s?yledigi gibi, "Felsefe ayakkabicilar i?in degildir."
Felsefenin toplum hayatinda ?zel bir role sahip oldugu a?iktir. Dolayli olarak da olsa, felsefe genellikle insan faaliyetlerinin y?n?n? belirleyen k?resel, stratejik kararlar alma s?recine baglidir. Dolayisiyla felsefenin ana islevi, insan faaliyetinin sinirlayici temellerinin arastirilmasidir. “Nihai gerek?eler" genellikle tasiyicilari tarafindan tamamen fark edilmeyen, ancak yine de bilincini belirleyen temsiller olarak kabul edilir. "Sinirlayici gerek?eler“, faaliyet stratejisini, baska bir deyisle ”yasamin anlamini" tanimlar.
Вы ознакомились с фрагментом книги.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера: